SERSEM ALİ BABA TEKKESİ Tekkenin kurucusu Ali Baba Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden. Rivayete göre Ali Baba, devlet işlerini bırakıp dinî hayata geçmek isteğinde bulunmuş. Büyük bir yönetici olduğu için, kendisinin bu kararına şaşıran Sultan Süleyman “Eğer sersem isen, git” diye cevap vermiş, bundan sonra Ali Baba,Osmanlı İmparatorluğu coğrafyası içinde Kalkandelen’i seçmiş. Kalkandelen’de lakabıyla tanınmaya başlayan Ali Baba, Sersem Ali Baba olarak anılmaya başlamış. Tekke kurumu, Sersem Ali Baba’nın ölümünden sonra yerine geçen ve bu deneyimli şahsiyetin veziri olan Harabati Baba’dan itibaren “Harabati Baba Tekkesi” olarak anılmaya başlamış ve günümüze bu şekilde gelmiş. Bu tekkeyi Sersem Ali Dede (ö.h. 977) inşa etmiştir. Ondokuz yıl posnişinlik yaptıktan sonra Bektaşiliği yaymak için gelen Harabati Baba (ö.h.1027) onun yerine oturmuştur. Bu sebeple tekke iki isimle anılmaktadır. Harabati Baba ve Sersem Ali Dede Tekkesi. Harabati Baba’dan sonra postnişinliğe Malatyalı Mehmet Baba tayin edilmiştir. Hicri 1199 yılında vefatından sonra Sivaslı Hüseyin Baba posta oturmuştur. Hicri 1200 yılında vefatından sonra ise sırasıyla Kalkandelenli Hacı Hasan Baba (ö.h.1204). Kalkandelenli Sadık Baba (ö.h.1205. . İlk olarak 1538’de Bektaşi Sersem Ali Baba tarafından yapılmış olan tekke, Balkanlar’daki Bektaşi dergâhlarının en önemlilerinden. 1799 yılında Kosova Valisi Recep Paşa'nın kuruculuğunda, bir vakıf tekkenin içinde oluşturulmuş. Tekkenin kurucusu olan Sersem Ali Baba, Kalkandelen'e gelmeden önce Bektaşilik'te ‘dedeballık’ makamını kuran ve 1520'de ilk ‘dedebaba’ olarak Hacıbektaş'taki dergâhta bu posta oturan kişiymiş. Kanuni Sulta Süleyman'ın ilk eşi olan Mahidevran Sultan'ın da ağabeyi olması nedeniyle Osmanlı sarayı ile yakın ilişki içinde bulunmuş ve Hacı Bektaş Dergâhı’na yerleşmeden önce devlet kademesinde beylerbeyi rütbesine kadar yüksemiş bir devlet adamı. “Sersem” lakabını alışı ile ilgili ilginç bir rivayet var: Ali Baba gördüğü bir rüya üzerine devlet işlerini bırakıp Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nda dinî hayata geçmek için padişahtan izin istemiş. Bu kararına şaşıran Sultan Süleyman “Sen sersem mi oldun? Vezîrlik bırakılır da orada Dervîslik mi yapılır” deyince, “varsın bana Sersem Alî desinler. Fakir müsaadenizi ricâ eder” diye cevap vermiş ve padişah da izin vermiş. Kalkandelen'deki Harabati Baba Tekkesi’nin bahçesinde Sersem Ali Baba'nın makamı bulunur. Sersem Ali Baba aynı zamanda döneminin tanınmış şairlerindendir. Şu dörtlük kendisine ait: "Sersem Ali vardı Pir'e dayandı Çerağımız kırk budaktan uyandı Mürşit olan her boyaya boyandı Hünkar Hacı Bektâş, Pir'im Hû deyü" Tetova’daki tekke adını, Sersem Ali Baba'nın ölümünden sonra yerine geçen dedelerden birisi olan Harabati Baba'dan alıyor. 16. yüzyılda Malatya'dan Kalkandelen'e gelen Harabati Baba tekkeyi dergâh haline sokmuş. Yüzyıllar boyu dergâhın geniş bahçesinde tarım ve hayvancılık yapılmış. 1945 yılında kapatılan dergâh, 1948 yılında eşkiyalar tarafından yakılmış. Yugoslavya (Tito) döneminde, yapılar turistik bir tesise dönüştürülerek; içinde otel, lokanta, disko işletilmiş. Yugoslavya'nın dağılması ile 1992'de dergâhın Kış Evi ve Meydan Evi gibi bazı bölümleri yeniden açılarak dergâh canlandırılmış, bir grup Bektaşi tekrar buraya yerleşmiş. 2001'deki Ohri Çerçeve Antlaşması'ndan sonra otel, restoran olarak kullanılan bölümler kapatılarak tekke bir kuliye vazifesini almış BİZİM EKİP OLARAK ZİYARET ETTİĞİMİZ DERGAHTA DEDE BİZE AÇIKLAMALAR YAPTI BEN KONYADAN GETİRDİĞİM MEVLANANIN 7 ÖĞÜDÜNÜ VE TÜRK BAYRAĞINI HEDİYE ETTİM EN HAYRET EDİCİ GÖRÜNTÜ İSE BİR BEKTAŞİ TEKKESİNDE AMERİKAN BAYRAĞININ OLMASIYDI DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE BEKTAŞİ TEKKESİNDE ABD BAYRAĞI OLMAZ