BAHRİ RESSAM NURHAN AÇIKBAŞ IN RESİM SERGİSİNİ GEZDİM nurhan hoca kadınlarımızı çizmiş. yalnız,mutsuz,hüzünlü,terkedilmiş,yıpratılıp hırpalanmış kadınlarımızı,içlerinde çiçekler açan açtıkça solan kadınlarımızı,içlerindeki kemansesini resmetmiş hocam . ahmet altanın,nazım hikmetin kadınlarını resmetmiş. altan şöyle der. Hem ruhları hem tenleri, duyguların ve dokunuşların binbir çeşidine açık ve duyarlı olan kadınlar hayatın içinde tek başlarına kaldıklarında, hissettikleri yalnızlık bir erkeğinkinden çok daha yoğun ve derin olur. Erkeklerin duygu ve ten dünyası geniş bir çimenlik gibi dümdüz uzanırken onlarınki, içinde çiçeklerin, ağaçların, sarmaşıkların, çeşitli otların, bitkilerin büyüdüğü karmaşık bir bahçe gibi yayılır, bu bahçeye bir el değmediğinde yabanileşip vahşileşir, birçok duygu yeterince sulanmadığında solgunlaşır, sarmaşıklar zehirli bir telaşla etrafa yayılır. İçlerinde gezdirdikleri o ıssız bahçelerden yükselen yabanyemişi kokularının keskinliğini, seslerinin hafifçe solduğunu, neşeli gülüşlerin altında bir hüznün ve asla itiraf edilmek istenmeyen bir ürkekliğin fısıltısının titreştiğini hissedersiniz. Çalınmayan bir piyano gibi dururlar hayatın içinde, tuşlarının tozlanacağından, bir daha hiçbir zaman o eski parlak tınılarının duyulmayacağından endişe ederler. Geceleyin, gün boyu hangi kimlikle dolaşıyorlarsa o kimlikten soyunup yalnız bir kadın olduklarında, yataklarına yorgunca otururlar. Yatağın kenarında, yorganın altına girmeden önce bir an hayatlarını düşünürler. Bir yerde bir hata yapmış olduklarına dair isimsiz ve nedensiz bir pişmanlık belirir içlerinde. Bütün o ruhsal ve tensel istekleri onlara birer düşman gibi gözükür. O istekleri zaman zaman inkar etmek isterler ama hiçbir zaman başarılı olamazlar. 2 EKİM 2013