BU GÜN ANNELER GÜNÜ
Benim Anam Nazım'ın dediği gibi adı haritalarda bile bulunmayan bir köyündeydi Anadolu'nun. Irgatlık yaparak okuttu bizleri. Ankara Atatürk lisesi Ortaokulunda okumaya gideceğim zaman bana yol haçlığı kazanmak için dört dönüm burçak yolmak anlaşmıştık, Anamın Burçak yolmaktan elleri yarılmış , kanayan ellerine yamalı çoraplar geçirerek bana haçlık temin etmesini hiç unutmadım. O yaralı elleri, nasırlı Ayakları, Güneş yanığı yüzünden gülücükler hiç eksik olmadı. Beni Ankara'ya uğurlamadan makası alıp saçımı traş yapan efsane kadındı O.
Hiç mi hiç ona sevgimi eksik etmedim.okuması yazması yoktu Anamın hayat okulundan mezundu cebinden çıkarırdı tahsilli olanları asla gocunmazdı cahilliğinden. "Kader oğlum derdi okuyamadık fakirlikten"
Hayatta hiç şikayet etmedi anam kaderine razı olmanın sadeliğini yaşadı hep bizleri okutmak o yoksul Anadolu köyünden kurtarmak
İçin verdiği yılmaz ,inançlı,ölesiye mücadelesini hatırlarım hiç
Unutmadım çırpınmasını,koşturmasını,direnmesini hep saygı duydum ona çünkü bana mücadele azmi aşıladı pes etmemeyi
Hayatın süprizlerine karşı direnmeyi ve insanoğlunun azminin her
Şeyi yeneceğini ben annemden öğrendim. beş çocukla yoksuluğun üstüne üstüne yürüyen o mücadelesi hayatım boyunca bana en büyük ders oldu.
Hayatım boyunca mesajlarını,sözlerini,şefkatini,beni okşayışlarını,
Ev ve araba alınca sevinç ve hayırlı olsun dualarını o yoksul haliyle
Kurban alıp kaza geçirmeyim diye arabamın tekerleklerine nasırlı elleriyle kanını sürdüğünü ben bu güne kadar hiç kaza
yapmamışsam hala Anamın bu dualarından olduğuna inanırım hasta olduğumda çığlıklarını yüreği yandığında ki o irticalen saatlerce gözyaşlarıyla söylediği ağıtlarını unutmadım. İzine geldğimde postallardan yıpranan ayaklarıma kınalar yakar, sırtıma kupa çeker, uğursuzluklar gitsin diye hemen teneke tavasında Üzerlik tütsüsü kokusu hala burnumdadır.
İki cihanda yüreğimin ateşiydi Anam, tüm anneler aynıdır asla
Hakları ödenmez,sevmeye bir ömür yetmez, bütün dünya benim
Olsa bir tane annem etmez benim Ana kucağındaki ilk öğretmenimdi Anam Okulum'du Anam bu gün hayatta elde etmek istediğim tüm Şeyleri elde etmişsem bu gün mutlu sağlıklı huzurluysam Anamın payı büyüktür bizlere dürüst olmayı öğretti devlet hizmetinde asla hile yapmamamızı istedi bizden gurbetten köye geldiğimde elini Öpmek için sarıldığımda ana kokusunun ne hoş bir koku olduğunu anlardım uzun bir süre elini o yoksul nasırlı ellerini tutardım ve anlardım ki ana sıcaklığı buymuş.
Konya'da 2000 yılında yatalak yatarken ilk defa kandırdım annemi
Çarşıdan köydeki evimizin bahçesindeki Haydarlı güllerine benzeyen bir demet çiçek götürdüm senin köydeki evindeki bahçeden gelmiş diye seslendim felçli olmayan eliyle çiçeği aldı dudaklarıyla gülümsedi bir gün boyunca bırakmadı o çiçeklerini elinden.
Kapı gibi kadın derlerdi Anadoluda öyle bir kadındı annem ben
Onu Fakir baykurt' un romanındaki Irazca anaya benzetirim hep
Anamın oğlu olmaktan hep gurur duydum. İstanbul'da , Manisa'da, Dinar'da O buram buram Köy kokan, buram buram Anam kokan Köylü elbiseleri içinde Anam ile Resmi Üniformam ile kol kola caddelerde gezdirmekten onur ve gurur duydum. onun sayesinde ben bu hayatı yaşıyorum nur içinde yat canım annem senin cennetin en güzel yerinde olduğuna inanıyorum.
O köyümüzün mezarlığında huzur içindedir. çocukları, torunları huzurlu , rahat ve mutlular Onun sayesinde . BAHRİ KILINÇEL