DENEYİMSİZ KOMUTANLIĞIN NELERE MAL OLDUĞUNUN İBRETLİK HİKAYESİ SARIKAMIŞ SAVAŞININ 109. YILDÖNÜMÜNÜ ANMAK (2)
Saldırı başladı 118.600 askerle harekat emri verildi. Ruslar hızla geriye çekiliyorlardı. Enver paşa bu çekilmeyi kovalamayla sürdürecek planlar hazırlıyor ancak elinde doğru dürüst harita bile yoktu eski bir harita yanlışlıklarla doluydu. askerlerin sırtlarında 20 kg yükle 1,5 metre karların içinde eksi 30-33 derecede savaşa başlamıştı. kuru peksimet ve un çorbası verilen askerlerin yiyecekleri zayıftı.
Ruslar oyalama taktiği ile geri çekilirken kalın kaputları, ayaklarında keçe çizmeleri, savaşcılara ısıtıcı, kalorisi yüksek yiyecekler verilmiş, subaylara verilen günlük votka hakları artırılmış, erlere ısıtıcı olarak votka veriliyordu. Atlarıyla eğitimli kazak süvarileri, plaston tugayları savaşıyordu.
Alahüekber dağlarının çıplak tepeleri, yamaçlar göz alabildiğine her yanı lekesiz ak bir çarşaf gibi öğütülmüş cam gibi parladığı için askerlerin gözlerini kamaştırıp göz kapaklarını yoruyordu,
Karları aşmak için dizlerinin hizasına sürekli kaldıran askerler artık baldırları ağrıyor,bir süre sonra tüm vücudunu ağrılar sarıyordu. Düşmanı kovalayan Savaşcılar’a yiyecek ulaşamamış, yazlık giysilerin içinde sırt çantası ve tüfeğin ağırlığıyla iki büklüm yürüyen asker takatı kesilinceye kadar yürüyor, takatı kesilince yere düşüyor, kalkmaya gücü kalmadığı için aniden dehşete kapılıyor,terden ıslanan çamaşırları tenine yapışıp donmayı kolaylaştırıyordu.
Yolların kenarlarında karların üzerine kendiliğinden çöken yorgun askerler kendilerini saran tatlı uyuşuklukla donmaya başlayıp orada kalıyorlardı. donukların görünüşleri korkunçtu havaya kalkmış bacaklar, kollar kara bir delik gibi görünen ağızlar, donukların bu görüntüsü askerlerin moralini bozuyordu. uluyan kurtlar, dolaşan kargalar, donuklara saldırıyorlardı.
Dondurucu soğukta çıplak elle ateş etmek kolay değildi, tüfeklerin namlusu incecik bir buz tabakasıyla örtülmüş mekanizma kaskatıydı. Ellerini ısıtsın diye sardıkları paçavraları çıkartmadan tetik çekilmiyordu, paçavralar çıkarılınca soğuk parmakları uyuşturuyor boş kovanı çıkarmak için mekanizma topuzu tutan her askerin avuçlarının derisini söküp atıyordu.
Askerlerin açlığı daha da üşüttüğü için ayaklarda şişlik yapıyor gündüz ıslanan çarıklar donunca askerlerin ayağını mengene gibi sıkıştırıyor. Akşam çıkardıklarında donma ayaklarda başladığı tatlı bir uykuya dalıp oracıkta donuyorlardı. düşünün çarık Hititlerin giydiği bir deriden aygıttı.
Donukların arasındaki Türk savaşcılar şehitlerin ceplerindeki ,kütüklüklerindeki mermileri paylaşıyor, şehitlerin sırt çantalarındaki peksimet parçalarını yiyorlardı. Erzurum valisi 120 kİşiye sırtına erzak verip cepheye göndermiş ancak bu gençler yolda donarak kalmışlardır.
Şehit sayısı sürekli artıyordu Enver paşa ve komutanlar KOÇFENAS köyüne sığındılar. köyün ağası Hüseyin ağa ağırlar yenilip içilir. Hüseyin ağa “paşam duyduğuma göre Sarıkamış saldıracakmışsınız orada kar ,kış, soğuk var ”Enver paşa “askerin moralini bozuyorsunuz. Misafiriniz olmasaydım sizi vurmam gerekirdi” der. Güngörmüş Hüseyin ağa” keşke askerimiz kırılmasında beni öldürün paşam bu günler sayılı günler, bu zamanda bu dağlardan insan değil kuş bile geçmez “ der.
Savaş’da Ruslar’dan esirler alınıyordu Gürcü asıllı Albay Kutaledze kendisini esir alan paçavra giysiler içindeki tir tir titreyen saçı sakalı birbirine karışmış askerleri görünce hayretle bakarak “siz bu giysilerle nereye gidiyorsunuz ileride kış var. Bende Müslüman’ım din kardeşiyiz. Ruslar sizi ileriye çekip kışta yok edecekler” der bu bile Enver paşayı uyandırmaz.
Enver paşanın sorguladığı Türkistanlı bir esir er. Güleryüzlü candan tutumuyla ”sizin orta asyadaki kalan atalarınızın torunuyum aynı kandanız Ruslar sizi 5 alaylık kuvvetle Sarıkamış önlerinde kuşatacaklar “demiştir. oysa Enver paşa Kafkasya fatihi olmak, Turan imparatorluğu kurmak hayalleri kuruyordu.
Kurmay albay aziz samih (İlter) anılarında şöyle yazar”köprü köyden hasankaleye geliyorum kar yağıyor her yer donmuş, yol üstü arabalar ,hastalar,atlar,eşekler develerle dolu,yolun iki tarafı bunların ölüleri ile dolu. Sadece Hasankale’de hasta sayısı 4 bin. Bakacak Doktor tek Rıfkı arif bey. Korucuk köyünde kaymakam Hilmi beyi gördüm yaralı askerleri barındırmak için memur edilmiş kapısının önünde 10 ceset yatıyordu köy evlerinin birinin kapısını açtırdı odun tomrukları gibi üst üste istif edilmiş cesetleri gösterdi. Soğuktan taş kesilip heykeller gibi duran bu vücutlar bozulmuyor ,kokmuyordu neden gömülmediğini sorduğumda kazma işlemiyor evvela odun bulup bir gün toprağı yumuşatacak sonrada kazmak gerekir halbuki benim yanımda ne odun nede kazdıracak insan var dedi. “
İstanbuldaki gazeteler halka neler yazıyordu. İstanbul ve Anadolu habersizdi.
Kafkasyaya ulaşmaya az kaldı
Sarıkamış önlerinde sürekli zaferler kazanıyoruz
Rus çarı son anda elimizden kurtuldu
Rus esirlerini barındıracak yer bulamıyoruz
Telgraf hatlarını döşemeye zaman bulamıyoruz
Mehmetçikler donuyordu 30. Tümenin 16.300 askerinden bir gecede 1400 kişi kaldı,24-25 aralık gecesi 31.tümenin 16.000 savaşcısı’ndan 2000 kişi kaldı. 85 ve 86 alayların tamamı donarak şehit oldular sancakları düşman eline geçmesin diye askerlerin beline sarılarak geriye gönderildi.
Karlı, boranlı, Allahüekber dağları bir gecede 30. Bine yakın Mehmetciği bir gecede yutuvermişti, dünya savaş tarihinde tümen seviyesinde bir gece donarak şehit olan Sarıkamışın haricinde yoktur.
Bir gecede 30 bine yakın askerini kaybeden kolordu komutanı hafız hakkı paşa ertesi gün Enver paşaya şöyle bir rapor gönderir.”dün kolordu Allahüekber dağlarını inanılmaz güçlükle aştı. yürüyüşe geçeceğim rastlayacağım düşmanı Allahın izniyle şiddetli saldırıyla perişan edeceğim.”
Kur.alb.semih İlter anılarında şöyle yazar ”neferlerden birisini ileri hattı gezerken taş gibi bir peksimeti gevelemeğe çalışırken gördüm.peksimeti niçin ıslatarak yemediğini sordum.hazin bir gülüşle dediki : efendim tayinimiz bundan ibaret.ıslatırsam iki lokmada biter. Ben böyle geveleyerek midemi avutuyorum.
Sarıkamış önlerinde çoğunluğu donmuş kalanlarla ilerlenirken tüm askerleri şehit olmuş genç bir teğmenle karşılaşan Enver paşa neden burada olduğunu sormuş teğmen tüm askerlerim şehit oldu dediğinde idam edilmesini emretmiştir. harp okulu son sınıftan savaş için gönüllü gelen zayıf sarı benizli yıpranmış kaputu içindeki teğmeni kurtarmak için diğer komutanlar uğraştılar ise de orada kurşuna dizildi.
Rusyadaki esir kampındaki bir subayın not defterindeki şu satırlar acı gerçeği anlatır ”geceleyin alay hareket etti saatlerce yürüdük bitmedi dağlar tepeler aştık, çok yorulduk. Hala gözümün önündedir karın içine çömelmiş bir er bir yığın karı kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. tırnaklarıyla kazıyordu zavallı beni bile göremedi. zavallı çıldırmıştı. Şu uğursuz buzullarda on binden fazla insanı bir günde karların altında bıraktık geçtik.”
Artık her yer donukların doldurduğu o anda Enver paşa öleceğini anladı ve Sarıkamış’ta “Hükümete” başlıklı bir vasiyet bırakır.
Hükümete
“Planım, Ruslara, hemen iki misli faik iki Kolordu ile arkalarına düşerek ricata mecbur etmek ve bu suretle XI. Kolordu ve Süvari Fırkasıyla takibolunan düşmanı karşılayıp, tamamıyla mahvetmekti. IX. Ve X. Kolordu ve Süvari Fırkasını bekliyorum. Gelir de yetişirse, düşmanı bozacağım. Fakat gelmeden düşman zayıflamış kıtaatımıza taarruz eder ve taarruzda muvaffak olursa o vakit Ordu mahvolmuş demektir.
Şimdiye kadar asker ve zabitler hiç kusursuz harbettiler. Her manevrayı yaptılar. Eğer Allah da yardım ederse, muvaffakiyet katidir. Eğer muvaffak olmazsam, son neferimle beraber öleceğim. Bu halde vasiyetim: Ben vazifemi yaptığımı sanıyorum ve öyle ölüyorum. Yaşasın dinim, vatanım, Padişahım.
Eğer geride kalanlarıma yardım etmek isterseniz, refikam Sultan Efendi hazretlerinin muhassısatı kafi değildir. Kendisinin müreffehen yaşaması için hiç olmazsa, Başkumandanlık muhassısatımın kendi muhassısatına zammı ve ebeveynimin temini refahı ile, rahmeti ilahiyeye mazhariyetim için birkaç hayır yapılmasını rica eder ve tealisine çalışmaktan başka bir maksat beslemediğim din ve milletimin tealisine dua eder, tanıyanlara selam ederim. Yaşasın Müslümanlık ve Osmanlılık ve Osmanlıların Padişahı Sultan Mehmet Han!”
Enver.
Komutanların artık son bir değerlendirmesi sonucu ani kararla komutanlık görevin hafız hakkı paşaya devrederek Ulukışla’ya kadar atlarla oradan istanbul’a gitmek istedi ve bunun gizli tutulmasını emretti. Binlerce askeri karlar altında bırakarak İstanbulda Sarıkamış ‘a ait her şeyi yasakladı , hatta Sarıkamış kelimesinin kullanılmasını bile yasaklayıp belgeleri imha ettirmiştir. Birlikte gittiği Halil kut paşaya şöyle demiştir “kuvva-i külliye mahvoldu” bütün ordu mavoldu” 23 Aralık 1914’te, harekatın acı sonucunu, Hafız Hakkı Paşa şu cümleyle açıkladı Enver’e:
“Bitti paşam, ordumuzun kısm-ı küllisi mahvoldu. Toust est Perdu, Sauf L'Honneur!!!” (Şeref hariç, herşey bitti...)
Cephede Sarıkamış önlerinde son hamleyi yapan askerler sarıkamışın dış mahallalerine girerek çarpıştılar Sarıkamış girilmiş ancak geriden destek gelmemiş, cephane takviyesi yapılamamıştı ancak Rus kuvvetleri manevrayla tümen komutanları dahil 7 bine yakın askerimizi esir aldılar. ihsan paşayı esir alan gürcü yüzbaşı vaskhakizade müslümandı ve hayretle donakaldı saçı sakalı karışmış, üstü başı dökülen bir Türk paşası olamazdı. Esir subaylar yıkanıp temizlendiler Rus subaylar yemeğe davet ettiler. Türk subaylar ağır ve isteksiz yediklerini görünce Ruslar sordular bunun nedeni balkan savaşından deneyimli subaylar uzun süren açlığın sonunda aniden yeme sindirememe sorunu yaşanmasıydı
Bu esirlerimizin kaderi artık soğuklarla örülmüştür.esir alınan askerler ve subaylara Rus ordusundaki ermeni askerlerce büyük bir kin ve hırsla zulüm ve işkence yapılmıştır.ruslar bu uygulamalara göz yummuştur.hayvanlara mahsus vagonlarla Tiflise götürülmüşlerdir. Bir ay süren yolculukla sibiryanın kamışlı istasyonuna getirilmişlerdir. Bölgede kurulan İrbid panayırında kazan, Oranburg, Samara, Oka, Simbirsk taraflarından gelen Müslümanlara teşhir edilen subaylarımız buradan Krosnobarks şehrine getirilmişler her türlü hakaret yapılmış, sadece ekmek almaya yetecek kadar (50 Rus kapiği) verilerek açlığa mahkum edilmşlerdir. tedaviden mahrum bir şekilde en pis ve sefil Hapisanelerine yerleştirilmişlerdir. Rütbesiz askerler ise 30 kişilik vagonlara 50-60 kişi yüklenerek ekmek ve su verilmeden iki ayda Sibirya içlerine trenlerle ayakta ve tuvalet bulunmayan vagonlarda taşındılar 400 yıl bizim olan, Cengizhan’ın atlarını suladığı Yenisey ırmağının civarındaki esir kamplarına götürüldüler vagonlarda Tifusdan dolayın binlercesi hayatını kaybetti. Hergün onlarca ölü olan vagonlardan cenazeler üç dört günde alınıp dağ başlarına atılmıştır. Nargin adasında şehit sayısının binlerce olduğuna dair kanıtlar vardır
1917 Ekim Devrimi'ne de tanık olurlar. Rusya'daki esaret, 23 Şubat 1921'de, Ataman da dâhil olmak üzere, 1.030 esirin Vladivostok limanından onları İstanbul'a götürecek olan “Heymeymoro” adlı Japon gemisine bindirilmesiyle son bulur. Ama Ataman'ın İstanbul'a dönüş tarihi, 25 Haziran 1922'dir. Çünkü gemi, 5 Nisan 1921'de Yunanlılar tarafından Midilli önlerinde durdurulur ve Pire limanına çekilir. Bu durumda, Cemiyet-i Akvam da, Anadolu'da savaş sona erinceye kadar, geminin İtalya'nın Azinora Adası'na çekilmesine karar verir. Gemi, 13 Ekim 1921'de Azinora Adası'na gelir. Esirler bu adada 19 Haziran 1922 tarihine kadar kalırlar. 19 Haziran'da başlayan dönüş yolculuğu, 25 Haziran 1922'de İstanbul'da son bulur.
Şehitlerimizin kemikleri yıllarca dağlarda kaldı.orman ve dağlardaki kemikleri 1963 yılında 3.ordu komutanı orgeneral refik tulga tarafından toplandı ,defnedildi, anıt yapıldı.
Sarıkamış harekatı savaş planı olarak mükemmel bir plandır. harekatın başarısızlığındaki asıl hata mevsimin ve doğa şartlarının ağırlığından çok, özellikle bu komutanların harekatın yapılış tarzındaki aceleci, inatçı ve kendi başına buyruk tavırlar sergilemeleridir. Eğer lojistik yönden iyi hazırlanmış, stratejik ve taktik kurallara uygun , komutanların birlikte düşünüp ,birlikte karar aldıkları planlı bir harekatla Sarıkamış alınabilirdi. Faciyayı doğuran nedenler 1. Kış Rusların general kış dedikleri ordu bu yüzden felç olmuştur.2. Enver paşanın deneyimsizliği, çılgınca hareketleri 3.hafız hakkı paşanın deneyimsizliği 4. komuta heyetinin görev aşkı eksikliği 5. askerlerin maneviyatı kırılmıştı donan askerlere ve açlığa ilgi gösterilmemesi.
Deneyimsiz, yeteneksiz ve savaş tecrübesi olmayan Komutanların binlerce askerin şehit olmasına karar verebileceğinin en trajik örneği Sarıkamış savaşıdır. AZİZ ŞEHİTLERİMİZ, SAYGI VE MİNNETLE ANIYORUM.
Sarıkamışdan çıkarılacak dersler
1.liderinizi doğru seçiniz
2. ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkeler özgür değildir.
3. bu ülke toprakları kolay kazanılmamıştır. E. ASB BAHRİ KILINÇEL