Bahri KILINÇEL bilgi@bahrikilincel.com
sarıkamış beyaz ölüm



DENEYİMSİZ  KOMUTANLIĞIN  NELERE  MAL  OLDUĞUNUN  İBRETLİK  HİKAYESİ   SARIKAMIŞ  SAVAŞININ  109. YILDÖNÜMÜNÜ  ANMAK    (2)

Saldırı başladı 118.600   askerle  harekat emri verildi. Ruslar  hızla geriye çekiliyorlardı. Enver paşa bu çekilmeyi kovalamayla sürdürecek planlar hazırlıyor ancak elinde doğru dürüst harita bile yoktu eski bir harita yanlışlıklarla doluydu.  askerlerin sırtlarında 20 kg yükle 1,5 metre karların içinde   eksi 30-33 derecede savaşa başlamıştı. kuru peksimet ve un  çorbası verilen askerlerin yiyecekleri zayıftı.

Ruslar oyalama taktiği ile geri çekilirken kalın kaputları, ayaklarında keçe çizmeleri, savaşcılara  ısıtıcı, kalorisi yüksek yiyecekler verilmiş, subaylara verilen günlük votka hakları artırılmış, erlere ısıtıcı olarak votka veriliyordu. Atlarıyla eğitimli kazak süvarileri, plaston tugayları  savaşıyordu.

Alahüekber dağlarının çıplak tepeleri, yamaçlar göz alabildiğine her yanı lekesiz ak bir çarşaf gibi öğütülmüş cam gibi parladığı için askerlerin gözlerini kamaştırıp göz kapaklarını yoruyordu,

Karları aşmak için dizlerinin hizasına sürekli kaldıran askerler artık   baldırları ağrıyor,bir süre sonra tüm vücudunu ağrılar sarıyordu. Düşmanı kovalayan  Savaşcılar’a yiyecek ulaşamamış, yazlık giysilerin içinde sırt çantası ve tüfeğin ağırlığıyla iki büklüm yürüyen asker takatı    kesilinceye kadar yürüyor, takatı   kesilince yere düşüyor,  kalkmaya gücü kalmadığı için  aniden dehşete kapılıyor,terden ıslanan çamaşırları tenine yapışıp donmayı kolaylaştırıyordu.

Yolların kenarlarında karların üzerine kendiliğinden çöken yorgun askerler kendilerini saran tatlı uyuşuklukla donmaya başlayıp orada kalıyorlardı. donukların  görünüşleri  korkunçtu havaya kalkmış bacaklar,  kollar kara bir delik gibi görünen ağızlar, donukların bu görüntüsü askerlerin moralini bozuyordu. uluyan kurtlar, dolaşan kargalar, donuklara saldırıyorlardı.

Dondurucu   soğukta   çıplak elle ateş etmek kolay değildi,  tüfeklerin namlusu incecik bir buz tabakasıyla örtülmüş mekanizma  kaskatıydı. Ellerini ısıtsın diye sardıkları paçavraları çıkartmadan tetik çekilmiyordu, paçavralar çıkarılınca soğuk parmakları uyuşturuyor boş kovanı çıkarmak için mekanizma topuzu tutan her askerin avuçlarının derisini söküp atıyordu.

Askerlerin açlığı daha da üşüttüğü için ayaklarda şişlik yapıyor gündüz ıslanan çarıklar donunca askerlerin ayağını mengene gibi sıkıştırıyor. Akşam çıkardıklarında donma ayaklarda   başladığı   tatlı bir uykuya dalıp  oracıkta  donuyorlardı.  düşünün çarık Hititlerin giydiği bir deriden aygıttı.

Donukların arasındaki Türk savaşcılar şehitlerin ceplerindeki ,kütüklüklerindeki  mermileri paylaşıyor, şehitlerin sırt çantalarındaki peksimet parçalarını yiyorlardı. Erzurum valisi 120 kİşiye sırtına erzak verip cepheye göndermiş ancak bu gençler yolda donarak kalmışlardır.

Şehit sayısı sürekli artıyordu   Enver paşa ve komutanlar KOÇFENAS  köyüne sığındılar. köyün ağası Hüseyin ağa ağırlar yenilip içilir. Hüseyin ağa “paşam duyduğuma göre Sarıkamış saldıracakmışsınız orada kar  ,kış, soğuk var ”Enver paşa “askerin moralini bozuyorsunuz. Misafiriniz olmasaydım sizi vurmam gerekirdi” der. Güngörmüş Hüseyin ağa” keşke askerimiz kırılmasında beni öldürün   paşam bu günler sayılı   günler, bu zamanda bu dağlardan insan değil kuş bile geçmez “ der.

Savaş’da   Ruslar’dan esirler alınıyordu  Gürcü asıllı Albay Kutaledze  kendisini esir alan paçavra giysiler içindeki tir tir titreyen  saçı sakalı birbirine karışmış askerleri görünce  hayretle bakarak “siz bu giysilerle nereye gidiyorsunuz  ileride kış var. Bende  Müslüman’ım din kardeşiyiz. Ruslar sizi ileriye çekip kışta yok edecekler” der bu bile Enver paşayı uyandırmaz.

Enver paşanın sorguladığı Türkistanlı bir esir er. Güleryüzlü candan tutumuyla ”sizin orta asyadaki  kalan atalarınızın torunuyum  aynı kandanız  Ruslar sizi 5 alaylık kuvvetle Sarıkamış önlerinde kuşatacaklar “demiştir. oysa Enver paşa Kafkasya fatihi  olmak, Turan imparatorluğu kurmak hayalleri kuruyordu.

Kurmay albay aziz samih (İlter) anılarında şöyle yazar”köprü köyden hasankaleye geliyorum kar yağıyor her yer  donmuş, yol  üstü arabalar ,hastalar,atlar,eşekler develerle dolu,yolun iki tarafı   bunların ölüleri ile dolu. Sadece   Hasankale’de hasta sayısı 4 bin. Bakacak Doktor  tek Rıfkı arif bey. Korucuk köyünde kaymakam Hilmi beyi gördüm yaralı  askerleri barındırmak için memur edilmiş  kapısının önünde  10 ceset yatıyordu köy evlerinin birinin kapısını açtırdı  odun tomrukları gibi üst üste istif edilmiş cesetleri  gösterdi. Soğuktan  taş kesilip heykeller gibi duran  bu vücutlar bozulmuyor ,kokmuyordu  neden gömülmediğini sorduğumda kazma işlemiyor evvela odun bulup bir gün toprağı yumuşatacak sonrada kazmak gerekir  halbuki benim yanımda ne odun nede   kazdıracak insan var dedi. “

İstanbuldaki gazeteler halka neler yazıyordu.  İstanbul ve Anadolu habersizdi.

Kafkasyaya   ulaşmaya az kaldı

Sarıkamış önlerinde sürekli zaferler kazanıyoruz

Rus çarı son anda elimizden kurtuldu

Rus esirlerini barındıracak yer bulamıyoruz

Telgraf hatlarını döşemeye zaman bulamıyoruz

Mehmetçikler donuyordu 30. Tümenin 16.300 askerinden bir gecede 1400 kişi kaldı,24-25 aralık gecesi 31.tümenin 16.000 savaşcısı’ndan  2000 kişi kaldı. 85 ve 86 alayların tamamı donarak şehit oldular sancakları düşman eline geçmesin diye askerlerin beline sarılarak geriye gönderildi.

Karlı, boranlı,  Allahüekber  dağları bir gecede 30. Bine yakın  Mehmetciği bir gecede yutuvermişti,   dünya savaş tarihinde  tümen seviyesinde bir gece donarak şehit olan Sarıkamışın   haricinde yoktur.

Bir gecede 30 bine yakın askerini kaybeden kolordu komutanı hafız hakkı paşa ertesi gün Enver paşaya şöyle bir rapor gönderir.”dün kolordu Allahüekber dağlarını inanılmaz güçlükle aştı.  yürüyüşe geçeceğim  rastlayacağım düşmanı  Allahın izniyle şiddetli  saldırıyla perişan edeceğim.”

Kur.alb.semih İlter anılarında şöyle yazar  ”neferlerden birisini ileri hattı gezerken taş gibi bir peksimeti  gevelemeğe çalışırken gördüm.peksimeti niçin ıslatarak yemediğini sordum.hazin bir gülüşle dediki : efendim tayinimiz bundan ibaret.ıslatırsam iki lokmada biter. Ben böyle geveleyerek midemi avutuyorum.

Sarıkamış önlerinde çoğunluğu  donmuş  kalanlarla ilerlenirken tüm askerleri şehit olmuş genç bir teğmenle karşılaşan Enver paşa neden  burada olduğunu sormuş  teğmen tüm askerlerim şehit oldu dediğinde idam edilmesini emretmiştir.  harp okulu son sınıftan savaş için gönüllü gelen zayıf sarı benizli yıpranmış kaputu içindeki teğmeni kurtarmak için diğer komutanlar uğraştılar ise de  orada kurşuna dizildi.

Rusyadaki esir kampındaki bir subayın not defterindeki şu satırlar  acı gerçeği anlatır  ”geceleyin alay hareket  etti saatlerce yürüdük bitmedi dağlar tepeler aştık, çok yorulduk. Hala gözümün önündedir  karın içine çömelmiş bir er bir yığın karı kucaklamış,  titreyerek, feryat ederek  dişleriyle kemiriyordu. tırnaklarıyla kazıyordu zavallı beni bile göremedi. zavallı çıldırmıştı. Şu uğursuz buzullarda on binden fazla insanı bir günde  karların altında bıraktık geçtik.”

Artık her yer donukların doldurduğu o anda Enver paşa öleceğini anladı ve  Sarıkamış’ta “Hükümete” başlıklı bir vasiyet bırakır.

Hükümete

“Planım, Ruslara, hemen iki misli faik iki Kolordu ile arkalarına düşerek ricata mecbur etmek ve bu suretle XI. Kolordu ve Süvari Fırkasıyla takibolunan düşmanı karşılayıp, tamamıyla mahvetmekti. IX. Ve X. Kolordu ve Süvari Fırkasını bekliyorum. Gelir de yetişirse, düşmanı bozacağım. Fakat gelmeden düşman zayıflamış kıtaatımıza taarruz eder ve taarruzda muvaffak olursa o vakit Ordu mahvolmuş demektir.

Şimdiye kadar asker ve zabitler hiç kusursuz harbettiler. Her manevrayı yaptılar. Eğer Allah da yardım ederse, muvaffakiyet katidir. Eğer muvaffak olmazsam, son neferimle beraber öleceğim. Bu halde vasiyetim: Ben vazifemi yaptığımı sanıyorum ve öyle ölüyorum. Yaşasın dinim, vatanım, Padişahım.

Eğer geride kalanlarıma yardım etmek isterseniz, refikam Sultan Efendi hazretlerinin muhassısatı kafi değildir. Kendisinin müreffehen yaşaması için hiç olmazsa, Başkumandanlık muhassısatımın kendi muhassısatına zammı ve ebeveynimin temini refahı ile, rahmeti ilahiyeye mazhariyetim için birkaç hayır yapılmasını rica eder ve tealisine çalışmaktan başka bir maksat beslemediğim din ve milletimin tealisine dua eder, tanıyanlara selam ederim. Yaşasın Müslümanlık ve Osmanlılık ve Osmanlıların Padişahı Sultan Mehmet Han!”

Enver.

Komutanların artık son bir değerlendirmesi sonucu  ani kararla komutanlık görevin hafız hakkı paşaya devrederek  Ulukışla’ya  kadar atlarla oradan istanbul’a gitmek istedi ve bunun gizli tutulmasını emretti. Binlerce askeri karlar altında bırakarak İstanbulda Sarıkamış ‘a ait her şeyi yasakladı ,  hatta  Sarıkamış kelimesinin kullanılmasını bile yasaklayıp belgeleri imha ettirmiştir. Birlikte gittiği Halil kut  paşaya şöyle demiştir “kuvva-i külliye mahvoldu” bütün ordu mavoldu” 23 Aralık 1914’te, harekatın acı sonucunu, Hafız Hakkı Paşa şu cümleyle açıkladı Enver’e:

“Bitti paşam, ordumuzun kısm-ı küllisi mahvoldu. Toust est Perdu, Sauf L'Honneur!!!” (Şeref hariç, herşey bitti...)

Cephede Sarıkamış önlerinde son hamleyi yapan askerler sarıkamışın dış mahallalerine girerek çarpıştılar  Sarıkamış    girilmiş ancak geriden destek gelmemiş, cephane takviyesi yapılamamıştı ancak Rus kuvvetleri  manevrayla  tümen komutanları dahil  7  bine yakın askerimizi esir aldılar. ihsan paşayı esir alan gürcü yüzbaşı  vaskhakizade  müslümandı ve hayretle donakaldı saçı sakalı karışmış, üstü başı dökülen bir Türk paşası olamazdı. Esir subaylar yıkanıp temizlendiler Rus subaylar yemeğe davet ettiler. Türk subaylar ağır ve isteksiz yediklerini görünce Ruslar  sordular  bunun nedeni  balkan savaşından deneyimli subaylar uzun süren açlığın sonunda aniden yeme sindirememe sorunu yaşanmasıydı

Bu esirlerimizin kaderi artık soğuklarla örülmüştür.esir alınan  askerler ve subaylara  Rus ordusundaki  ermeni askerlerce  büyük bir kin ve hırsla   zulüm ve işkence yapılmıştır.ruslar bu uygulamalara göz yummuştur.hayvanlara  mahsus vagonlarla Tiflise götürülmüşlerdir. Bir ay süren yolculukla  sibiryanın kamışlı istasyonuna getirilmişlerdir. Bölgede kurulan  İrbid  panayırında  kazan, Oranburg, Samara, Oka, Simbirsk  taraflarından gelen  Müslümanlara teşhir edilen subaylarımız   buradan  Krosnobarks   şehrine getirilmişler  her türlü hakaret  yapılmış, sadece ekmek almaya yetecek kadar  (50 Rus kapiği) verilerek  açlığa mahkum edilmşlerdir. tedaviden mahrum bir şekilde  en pis ve sefil  Hapisanelerine yerleştirilmişlerdir. Rütbesiz askerler ise  30 kişilik  vagonlara 50-60 kişi  yüklenerek  ekmek ve su verilmeden iki ayda   Sibirya içlerine  trenlerle  ayakta   ve tuvalet   bulunmayan vagonlarda  taşındılar   400 yıl bizim olan,   Cengizhan’ın atlarını suladığı Yenisey  ırmağının civarındaki esir kamplarına götürüldüler  vagonlarda  Tifusdan dolayın binlercesi  hayatını  kaybetti. Hergün  onlarca ölü olan vagonlardan cenazeler üç dört günde alınıp dağ başlarına atılmıştır.  Nargin  adasında şehit sayısının binlerce olduğuna dair kanıtlar   vardır

1917 Ekim Devrimi'ne de tanık olurlar. Rusya'daki esaret, 23 Şubat 1921'de, Ataman da dâhil olmak üzere, 1.030 esirin Vladivostok limanından onları İstanbul'a götürecek olan “Heymeymoro” adlı Japon gemisine bindirilmesiyle son bulur. Ama Ataman'ın İstanbul'a dönüş tarihi, 25 Haziran 1922'dir. Çünkü gemi, 5 Nisan 1921'de Yunanlılar tarafından Midilli önlerinde durdurulur ve Pire limanına çekilir. Bu durumda, Cemiyet-i Akvam da, Anadolu'da savaş sona erinceye kadar, geminin İtalya'nın Azinora Adası'na çekilmesine karar verir. Gemi, 13 Ekim 1921'de Azinora Adası'na gelir. Esirler bu adada 19 Haziran 1922 tarihine kadar kalırlar. 19 Haziran'da başlayan dönüş yolculuğu, 25 Haziran 1922'de İstanbul'da son bulur.

Şehitlerimizin kemikleri yıllarca dağlarda kaldı.orman ve dağlardaki kemikleri 1963 yılında 3.ordu  komutanı orgeneral refik tulga tarafından toplandı ,defnedildi, anıt yapıldı.

Sarıkamış harekatı  savaş planı olarak mükemmel bir plandır. harekatın başarısızlığındaki asıl hata mevsimin ve doğa şartlarının ağırlığından çok, özellikle  bu komutanların harekatın  yapılış tarzındaki aceleci, inatçı ve kendi başına buyruk tavırlar sergilemeleridir. Eğer lojistik yönden iyi hazırlanmış, stratejik ve taktik kurallara uygun , komutanların birlikte düşünüp ,birlikte  karar aldıkları  planlı bir harekatla Sarıkamış  alınabilirdi. Faciyayı  doğuran nedenler    1. Kış Rusların general kış dedikleri  ordu bu yüzden felç olmuştur.2. Enver paşanın deneyimsizliği, çılgınca hareketleri 3.hafız hakkı paşanın deneyimsizliği 4.  komuta heyetinin   görev aşkı eksikliği 5. askerlerin maneviyatı kırılmıştı  donan askerlere ve açlığa ilgi gösterilmemesi.

Deneyimsiz, yeteneksiz  ve  savaş  tecrübesi  olmayan   Komutanların  binlerce  askerin  şehit olmasına  karar  verebileceğinin  en trajik  örneği   Sarıkamış  savaşıdır.  AZİZ  ŞEHİTLERİMİZ,  SAYGI  VE  MİNNETLE  ANIYORUM.  

Sarıkamışdan çıkarılacak dersler

  1.liderinizi doğru seçiniz

2. ekonomik bağımsızlığı olmayan ülkeler özgür değildir.

3. bu ülke toprakları kolay kazanılmamıştır. E. ASB  BAHRİ  KILINÇEL



Hit: 126 Kayıt Tarihi: 05.04.2024